English
Menü
Kapadokya Rehberi
Peribacası Dergisi
Peribacası Kapadokya Yayınları
Kapadokya Firmaları
Kapadokya Fotoğrafları
Kapadokya Fotoğrafçıları
Kapadokya Haritaları
Kapadokya Karikatürleri
Kapadokya ve Sanat
Kapadokya Yazıları
Kapadokya Yayın Arşivi
Kapadokya Efemera ArÅŸivi
Kapadokya Video-Film ArÅŸivi
Sosyal Medya Adreslerimiz
Sivil Toplum Kuruluşları
Önemli Telefonlar ve Linkler
Site Güncellemeleri
Belge ve FotoÄŸraflarda Kapadokya
Firma Arama
Åžehir
İlçe-Belde
Hizmet Alanı
Firma
Anket

Sanat ve müzik festivalleri Kapadokya'ya olan ilginin artmasını sağlıyor mu?
       
Evet.
Hayır.
Mail List
Yeni Kayıt
Åžifremi Unuttum

GÖREME'DE ROMA DÖNEMİ ANITSAL KAYA MEZARLARI

GÖREME

Yazan: Yavuz İşçen
AÄŸustos 2009

Kapadokya’da kiliseleri ile ünlü bir merkez söyleyin denilse ilk akla gelen yer Göreme olur. Göreme ve çevresinde 7. yüzyıldan baÅŸlayarak 400’den fazla kilise yapıldığı bilinmektedir. Ä°konoklast döneminin sona ermesini takiben bu kiliselerin fresklerle süslenmeye baÅŸlaması bugün ‘Kapadokya Sanatı’ adı ile doruÄŸa ulaÅŸmış olan fresko tekniÄŸini yaratmıştır. Bu geliÅŸim kuÅŸkusuz Göreme’nin adını kiliseleri ile öne çıkarmış durumdadır. Ancak, bu yazımızda üzerinde hiç durulmamış olan Göreme’nin Roma dönemi anıtsal kaya mezarlarını incelemek istiyoruz. Bugün belde merkezinde bulunan tipik Roma kaya mezarının Göreme’nin adeta sembolü haline geldiÄŸi düşünülürse, bu konuda yapılmış bir araÅŸtırmaya rastlamamış olmamızın bizi bir hayli ÅŸaşırttığını belirtmemiz gerekiyor.

Göreme’de bulunan Roma dönemi kaya mezarlarının çok büyük bir çoÄŸunluÄŸunun özgün yapılarını koruyamadığını, sonraki dönemlerde deÄŸiÅŸtirilerek inziva hücresi ve kiliseye çevrildiÄŸini görüyoruz. Daha sonraki yıllarda ise turizm ve hızlı ÅŸehirleÅŸmeye baÄŸlı olarak, Roma mezarlarının, güvercinlik, konut, pansiyon ve butik tarz hizmet veren oteller haline dönüştürülerek özgün formunu yitirdiÄŸini gözlemlemekteyiz.

Roma Döneminde (17-395) Göreme ve çevresi
Strabon, CoÄŸrafya adlı eserinde, Venessa’nın (Avanos), Kayseri ve Kemerhisar’dan (Tyana) sonra, hem politik hem dini açıdan Kapadokya Krallığı’nın (MÖ. 332-MS. 17) üçüncü önemli merkezi olduÄŸunu belirtmektedir. Kapadokya Krallığı’nın Roma Devleti’nin bir ili haline gelmesinden sonra da Venessa bir süre daha önemini korumuÅŸtur. Bu dönemde Göreme ve Uçhisar, Venessa kentinin nekropol (mezarlık) alanı olarak kullanılmıştır. Gerek Uçhisar kalesi çevresinde yoÄŸun olarak rastladığımız kaya mezarları, gerekse Göreme civarında gördüğümüz kaya mezarları bu dönemde yapılmıştır. Venessa’nın din büyüklerinin Göreme’deki anıtsal mezarlara gömüldükleri bilinmektedir. Buradaki mezarlar 3 ve 4. yüzyıllara tarihlenmektedir.
Bölgede Kapadokya Krallığı ve Roma döneminden kalma diÄŸer nekropol alanları arasında, Ãœrgüp’ün güneyinde yer alan ve antik dönemdeki adı Mataza olan Mazı Köyü’nde bulunan kaya mezarları ile Karlık Köyü yakınındaki ‘Kurtderesi Nekropolü’ adıyla bilinen kaya mezarları sayılabilir.

Roma döneminde ölü gömme gelenekleri
Ölümden sonraki yaÅŸamın mutlaklığına olan kesin inanış, insanları bir ölüm kültü yaratmaya itmiÅŸtir. Ölüm ve sonrası yapılan tüm iÅŸlemlerle alışkanlıkların bir bütünü olarak karşımıza çıkan ölüm kültü, Anadolu’da oldukça eski ve güçlü bir toplumsal öğe olarak kendini hissettirmektedir.
Roma toplumunda da onurlu bir şekilde gömülmek çok önemseniyordu. Sadece katiller ve vatan hainlerinin mezarı hak etmediklerine inanılırdı. Fakir vatandaşlar bile ölüm sonrası gelenekleri yerine getirebilmek için şartlarını zorlarlardı. Hatta bu amaçla kurulmuş vakıf benzeri çalışan kurumlar vardı. Bu kurumlar ölenin ailesine yardım yaparak ölüsünü hak ettiği gibi gömmesine yardımcı olurdu. Vatanlarından uzaklarda ölenlerin ölüleri ne pahasına olursa olsun vatanlarına gömülmeye çalışılırdı. Roma döneminde kullanılan ölü yakma (kremasyon) geleneği özellikle savaşlarda ölen askerlerin cesetlerinin vatana taşınabilmesi kolaylığı yaratıyordu.
Anadolu’da ölü yakma geleneÄŸinin ilk izleri, günümüzden 9000 yıl kadar önce Kapadokya bölgesindeki Aşıklı Höyük’te ortaya çıkartılmıştır. Daha sonraki Anadolu topluluklarında, Hititler, Urartular, Yunanlılar ve Romalılar’da da ölü yakma geleneÄŸi baskın bir karakter taşımamakla birlikte belli biçimlerde devam etmiÅŸtir. Romalılarda yakılarak gömülme isteÄŸe baÄŸlı olarak uygulanmaktadır. Yakılma ağıtlar eÅŸliÄŸinde odun yığını üzerine ölü koyularak yapılmaktadır. Yakma sonrasında kalan kemikler süt ve ÅŸarapla ıslatılıp bir küp içine koyularak gömülmektedir.
Roma döneminde ölünün yakılmaksızın normal şekilde toprağa verilmesi (inhumasyon) töreni de yine ağıtlar yakılmasıyla başlamaktadır. Daha sonra ölü iyice yıkanıp giydirilmekte ve süslenerek yakınlarının ziyaretine sunulmaktadır. Bazen ölünün bozulmasını engellemek amacıyla mumyalandığı da olmaktadır. Lahit içine, küp içine, doğrudan toprağa, kaya mezarlar ya da anıtsal mezarlar içine gömülmek gibi seçenekler daha çok ölen kişinin konumu, rütbesi ve maddi durumu ile yakından ilgilidir.

Kapadokya’da mezar mimarisi
Anadolu’da farklı dönemlerde deÄŸiÅŸik topluluklarda farklı biçimlerle karşımıza çıkan mezar mimarisi, ölüm kültüne baÄŸlı olarak geliÅŸmiÅŸtir. Ölümden sonraki yaÅŸam inancı ölen kiÅŸinin ruhunun rahat edebilmesi amacıyla bir takım anıtsal mezar yapıların hazırlanması sonucunu doÄŸurmuÅŸtur. Kapadokya’da örneklerini gördüğümüz Roma dönemi anıtsal mezar yapılarını üç ana baÅŸlık altında toplayabiliriz:
1) Lahitler: Lahit tipi mezar yapısı olarak bölgede bulunmuÅŸ tek örnek Avanos’ta bulunan Roma Lahiti’dir. 1971 yılında Avanos’un güneydoÄŸusunda Saruhan Kervansarayı yolu üzerinde Kızılyar mevkiinde ortaya çıkarılmış olan Roma Lahiti mermerden yapılmıştır. Bölgede bugüne kadar bulunmuÅŸ tek lahit olması açısından anlamlıdır. 200’lü yıllara tarihlenen lahitin içinden 25-30 yaÅŸlarında genç bir kadına ait olduÄŸu saptanan kemikler çıkmıştır. Kadının saçlarını kına ile boyadığı anlaşılmıştır. Lahitin üzerindeki iÅŸlemeler ve Medusa baÅŸları dikkat çekicidir. Lahit, NevÅŸehir Müzesi bahçesinde sergilenmektedir.
2) BeÅŸik tonozlu oda mezarlar: BeÅŸik tonozlu (kemerli tavanı bulunan) oda mezarlar, kesme taÅŸlar kullanılarak tek ya da çift odalı olarak inÅŸa edilebilen mezar yapılarıdır. Bu mezar tiplerinin basit örneklerini Helvadere’deki Mokisos kentinde görmekteyiz. BilindiÄŸi gibi Mokisos, Bizans yerleÅŸimi öncesi Roma döneminde mezarlık alanı (nekropol) olarak kullanılıyordu. Burada 48 adet Roma mezarı tespit edilmiÅŸtir. Bu mezarların hepsi defineciler tarafından açılarak tahrip edilmiÅŸ durumdadır. Bazı mezar odalarında iki ya da üç kline (ölünün yatırıldığı masa) olduÄŸu dikkati çekmiÅŸtir. Bunlar aile mezarları olabilir.
3) Kaya mezarları: Kapadokya’da en yaygın kullanılan Roma dönemi mezar mimarisi kaya mezarlardır. Bunda Kapadokya kayalarının kolay iÅŸlenebilmelerinin yanı sıra ölümden sonraki hayata dair inanışlar önemli bir yer tutar. Roma döneminde ölümden sonra ruhun bir melek tarafından sorgulanmak üzere önce gökyüzüne ardından da yeraltına götürüleceÄŸine inanılırdı. Bu bakımdan yüksek kaya blokları üzerine oyularak yapılan mezarlar hem gökyüzüne yakın olmak açısından hem de mezarın korunması açısından önemliydi.
Kaya mezar hazırlanırken önce kaya oyularak mezar odası hazırlanırdı. Mezar odası bir ya da birkaç odalı olurdu. Oda içinde ölünün yatırılacağı yer ayrı bir platform olarak düzenlenir, sevdiği eşyalar, giyecekler ve yiyecekler ise ölünün yakınına bırakılırdı. Mezar odasının tek bir girişi olurdu. Bu giriş kaya ile kapatılarak mezar korunmaya çalışılırdı. Kaya mezarın dış cephesinde kayanın yüzeyi düzleştirilir ve anıtsal bir görünüm kazandırılırdı. Bazen de üçgen alınlıklar ve sütunlar kullanılarak bir mabet etkisi oluşturulurdu. Kaya mezarların dış cephe süslemelerinde bazen kabartma rölyeflerin de kullanıldığı görülmektedir. Rölyeflerin konusu genellikle ölenin sağlığındaki yaşantısı ve görevi ile ilgili olarak seçilirdi.

Göreme’deki Roma kaya mezarları
Burada ele alacağımız kaya mezarları bugün Göreme belde merkezinde yer alan 5 mezardan oluşmaktadır. Hepsini 1-2 saat zaman ayırarak görebilirsiniz. Anlatacağımız mezarların tamamı büyük kaya konileri içine oyulmuş, iki sütunlu ön cepheleriyle mabet görünümü verilmiş mezarlardır. Mezarların aynı tarz olmaları eş zamanlı yapıldıklarını düşündürmektedir.
Roma Mezarı (Terminalin arka tarafında): Göreme’nin merkezinde terminalin arka tarafında bulunmaktadır. Yüksek bir kaya konisi üzerine yapılmış olan mezar odasının dışarı bakan bölümüne, alınlıklı kare bir çerçeve yapılarak ortasına iki tane sütun yerleÅŸtirilmiÅŸ ve anıtsal bir görüntü kazandırılmıştır. Bugün mezarın alt bölümleri tahrip olmuÅŸ, sütunlar ise kırılmış durumdadır. Geceleri ışıklandırılan bu mezar Göreme’nin sembolü gibidir.
Roma Mezarı (Paradise Cave Hotel’in içinde): Bugün Paradise Cave Hotel’in içinde bulunan kaya mezarı iki sütunlu olarak yapılmıştır. Sütunlardan biri kırık durumdadır. Eskiden kırık sütunun olduÄŸu tarafta yandan çıkılan bir merdivenle mezar odasına ulaşılabiliyordu. Bugün otelin terasından mezar odasına girilebilmektedir.
Roma Mezarı (Kelebek Hotel tarafında): Kelebek Hotel’e çıkan yokuÅŸu otele dönmeden biraz daha devam ederseniz Roma mezarının altına kadar gelirsiniz. Sütunlarının arası taÅŸ döşenerek kapatılmış olan bu mezar da yapı olarak diÄŸerleriyle aynı özellikleri göstermektedir. Eskiden ön tarafta bulunan merdivenler aracılığı ile mezar odasına çıkılabiliyordu. Bugün merdivenlerin pek iÅŸlevsel oldukları söylenemez.
Roma Mezarı (Belediyenin arka tarafında): Arka sokaklarda bir tarlanın içinde kaldığı için fazla dikkat çekmeyen bu mezar, iki sütunun ayırdığı üç kemerli görünümü ile diğerlerinden farklı bir tarza sahiptir. Sütunlarının ikisi şu anda ayaktadır ancak bir tanesinin doğal aşınma sonucu alt kısmı iyice incelmiş ve kırılma noktasına gelmiştir. Mezar odası bugün tahminen depo gibi kullanıldığından ağzı kapı ile kapatılmış durumdadır.
Roma Mezarı (Cappadocia Cave Suites içinde): Bugün Cappadocia Cave Suits’in odalarından biri haline gelmiÅŸ olan kaya mezarı, oldukça belirgin üçgen alınlığı ve iki sütunu ile dikkati çekmektedir. Sütunlarından biri kırılmış durumdadır. Otel odası haline getirilmesi sırasında sütunlarının arası duvar biçiminde örülerek kapatılmıştır. Örülü bölümden iki pencere açılarak odanın dışarıya açılımı saÄŸlanmıştır. Pencerelerin önüne ise ahÅŸaptan balkon tarzı bir platform yerleÅŸtirilmiÅŸtir.

Not: Middle Earth Travel’dan Atıl UlaÅŸ Cüce’ye bu yazımıza yaptığı katkı için teÅŸekkür ederiz.

Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin AÄŸustos 2009 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz. www.cappadociaexplorer.com

Okunma Sayısı Okunma Sayısı: 13615 Eklenme Tarihi Tarih: 2010-01-06





National G.-1939
National G.-1939
National G.-1939
National G.-1939








NevÅŸehir Hava Durumu
Seçimi Hatırla
İl Seç
İstatistik
Toplam : 90272116 ziyaretçi
Bugün : 59502 ziyaretçi
Dün : 56359 ziyaretçi
S. Yükleme Süresi : 0.37 sn

toplu mail


Copyright 2009 - Tüm hakları saklıdır. Sitemizdeki tüm fotoğraf, yazı, doküman ve düşünce ürünleri 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Kaynak gösterilerek dahi kopyalanamaz. Aksine davrananlar hakkında avukatımız aracılığı ile hukuki takibat yapılacaktır.
 

cappadocia@cappadociaexplorer.com