English
Menü
Kapadokya Rehberi
Peribacası Dergisi
Peribacası Kapadokya Yayınları
Kapadokya Firmaları
Kapadokya Fotoğrafları
Kapadokya Fotoğrafçıları
Kapadokya Haritaları
Kapadokya Karikatürleri
Kapadokya ve Sanat
Kapadokya Yazıları
Kapadokya Yayın Arşivi
Kapadokya Efemera ArÅŸivi
Kapadokya Video-Film ArÅŸivi
Sosyal Medya Adreslerimiz
Sivil Toplum Kuruluşları
Önemli Telefonlar ve Linkler
Site Güncellemeleri
Belge ve FotoÄŸraflarda Kapadokya
Firma Arama
Åžehir
İlçe-Belde
Hizmet Alanı
Firma
Anket

Sanat ve müzik festivalleri Kapadokya'ya olan ilginin artmasını sağlıyor mu?
       
Evet.
Hayır.
Mail List
Yeni Kayıt
Åžifremi Unuttum

Gürsel Korat’ın yeni romanı “Unutkan Ayna” yayınlandı

Gürsel Korat’ın yeni romanı “Unutkan Ayna” yayınlandı

Sevilen yazar Gürsel Korat, konusu Kapadokya’da geçen romanlarına bir yenisini daha ekledi. “Unutkan Ayna”, 1915 Ermeni Tehcirini konu alıyor ve Nevşehir’de geçiyor. Korat, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan 280 sayfalık romanını, yönetmen Ezel Akay ile birlikte bir senaryo çalışması için yaptıkları Kapadokya gezisi sırasında ziyaret ettikleri Ürgüp Cemil köyündeki kiliseden esinlenerek yazdı.

Gürsel Korat, K24’ten Nermin Yıldırım’a verdiği röportajda bu esinlenme anını şöyle anlatıyor:

“Ürgüp’ün güneyinde Cemil köyünde gördüğümüz bir kilise öreni bütün iç dünyamı alt üst etti. Her şey olduğu gibi duruyordu. Bu bir Rum köyüydü ama köyde kümbet de vardı. İç içe geçmiş insanların tarihi. Kümbet mimarisi de bilir misiniz, Ermeni sanatından gelmedir. Ermenileri düşündüm ve zihnimde bir ışık parladı. Bu bölgede çok az Ermeni vardı ve tehcir burada -Yozgat-Kayseri eksenindeki kadar- arkasında büyük viraneler ve boşluklar bırakan insan sayısına ulaşmamıştı. Beni büyük bir hikâyenin beklediğini Kapadokya’dan döndüğümde biliyordum.”

“Roman tüm insanlığın aklı ve vicdanıyla kurulur”

Röportajda “böyle durumlarda benim gibi ortaya çıkıp da konuşanın etnik menşeini merak etmek pek yaygındır” diyen Korat, konuşmasına şöyle devam ediyor:

“Onlara şöyle söyleyeyim: Merak eden pek çok kişinin şaşıracağı kadar Yozgatlı, Müslüman ve Türk bir ailenin çocuğuyum. Bunu şunun için belirtiyorum: ‘Türk’üm ve milliyetçiyim’ dediğin zaman Ermeni meselesinde kullandığın dil en basitinden ‘onlar da bize yaptı’ olarak biçimleniyor. Oysa roman evrenseldir ve ‘biz’i yoktur. Roman tüm insanlığın aklı ve vicdanıyla kurulur. ‘Kol kırılır, yen içinde kalır’ mantığı romanın işi olamaz. Bu nedenle ben hem siyasal görüşleri ve hem de -alın cümle içinde bir ‘fıtrat’ kullanımı da benden- yazarlık fıtratı gereği nasyonalist değilim. Türküm ve enternasyonalistim. Vatanseverliği de kimseye bırakmam. Çünkü ben Türkçenin bir işçisiyim. Bir insanın ne olduğunu dilinden anlarsın. İnsanın kanına ve kafatasına bakanların dünyaya ne yaptığını düşünmek yeter. Ama dert değil, isteyenle de Türklük yarışına çıkarız. Türkçenin kaşını gözünü yarmadan konuşamayan ama herkesin kanından şüphe ederek dolaşan uğrular hezeyana kapıldığı için susmak zorunda değiliz. Hoş onların hezeyanı da nedir derseniz, büyüklük hezeyanıdır. Tarihimizin büyüklüğünden gelen değerleri, köylüce bir böbürlenmeyle yıkıcılığa vardıran cahilliğin hotzotçuluğudur.”

“Annemin anlattığı şeyleri görsem bu kadar derinden anlatamazdım”

Korat, kişisel web sitesinde romanla ilgili olarak şunları yazdı:

“Geciktiren aynalardan Borges söz etmişti. Ben unutkan aynalardan söz edeceğim.

Öyle bir unutuş ki, her şey gözümüzün önüne gelecek. Ben öyle yapacağım öykümü.

Gerçi ‘yaptım’ demem daha doğru artık.

Önce sözleri yazdım, yazdığım sözleri söyledim, sonra bir daha yazdım. Zaman geçti, yazdıklarımı beğenmedim, yeniden yazdım. Düşündüm, bir daha yazdım. Bunun bir sonu olduğunu bilsem daha da yazardım.

Metni tamamladığımda ÅŸunu anladım: Büyüklerimden öğrendiÄŸim dili içimde döndüre döndüre yazıyorum ben. Bir de dinlediÄŸim öyküleri kılcal damarlarına kadar ayırıyorum. Annemin anlattığı ÅŸeyleri görsem bu kadar derinden anlatamazdım. Görmediklerimi, bildiÄŸim yerlerde yazdım. 

Hindistan'da üç yıl esir kampında tutulan, savaş gazisi dedemin lakabı ‘Delisolak’tır. Onun solak torunu olarak yazdım. Yozgatlı akrabalarımdan, eşten dosttan dinlediklerimi düşündüm, Çandır'ın kuzeyindeki İğdeli'de gördüğüm okul binasının önünde bunları anımsadım, sonra satırla adam kesilen kanlı pınarların başında, söğütlerin dibinde oturdum, öyle yazdım. Develi'de dağları aşarak, Felahiye'de ırmak sularına bakıp coşarak, Erkilet'te Erciyes'e bakıp şaşarak yazdım.

Nefes nefese koştum yazdıklarımın peşinden. Anlattıklarımın hepsinin acısını çektim, sevincini kendimden ekledim.

Unutkan Ayna'yı eline alanlar da anlatıcının yaptığı gibi koşup duracaklar; onları ne etkiler bilinmez ama dilerim atın boyunduruğuna astığım fener gözlerini kamaştırır.

Geciktiren aynalar birbirini izleyen, eş zamanlı hareket edemeyen görüntüleri aklımıza getirdiği için çok heyecan vericiydi. Unutkan aynalar, bir görüntünün kaynağından çok uzaklarda ve çok sonraki zamanlarda belirmesi anlamına geldiği için heyecan verir mi bilmem ama benim zaman konusunda söylediğim sözün sırlanmış halidir. Bu romanımda zamanın aklımı kurcalama biçiminin ne olduğunu, bir soran olursa, böyle açıklayabilirim.”

"Bir olay yazılınca zaman kaybolur ve canlanmak için okuyanın bakışını bekler..."
Kitabın tanıtım bülteninde ise şöyle yazıldı:

“12 Haziran 1915 günü NevÅŸehir'de, bir bozkır sabahı: Ä°ÄŸde kokuları içindeyiz, serinlikten ürpererek gözlerimizi ovuÅŸturuyoruz. YaÅŸam olaÄŸan akışındadır, ölüm bu dünyaya yakışmaz görünmektedir. Oysa her ÅŸey koÅŸup gelecek birazdan. On gün içinde devran deÄŸiÅŸecek. Hiç kimse o sabahtan sonra eskisi gibi olamayacak. 

Gürsel Korat Unutkan Ayna'da insanlığın soluğunu tuttuğu ve bakışlarını Anadolu'ya diktiği bir zaman parçasını anlatıyor: “Unutmanın” bazen “her şeyi eksiksiz görmek” anlamına geldiğini söyler gibi.

"Bana bak" dedi Mayreni, iyice kızmıştı, “Önümüzde kaç gün var, onu bile bilmiyoruz. Belki mezarımız bile olmayacak. Belki bu çocuklar birbirinden muradını alamayacak.” Mayreni'nin gözleri, ne söylediğini o an anlamış birinin şaşkınlığıyla doldu, yüzü dehşetle gerildi, sesi giderek boğuklaştı: “Belki en sevdiklerimizin ölüsünü elimize alacağız.”

Romandan bir bölüm

“Sabah serinliği hâlâ saçakların altında. Nevşehir pazarı iyice canlandı. Tahmis Caddesi’nden Hükümet Caddesi’ne doğru arabalar geçiyor, esnaf işine dalmış...”

Romandan yukarıdaki cümlelerle baÅŸlayan bir bölümü K24Â’te okuyabilirsiniz. 

Okunma Sayısı Okunma Sayısı: 43202 Eklenme Tarihi Tarih: 2016-05-21




    Erciyes Ultra Sky Trail yapıldı

    Runfire Cappadocia-2016 baÅŸlıyor

    Küçük Oteller DerneÄŸi KapadokyaÂ’nın temmuz etkinliÄŸi

    Avanos Halk Panayırı iptal edildi

    Runfire Cappadocia Halk KoÅŸusu yapıldı

    Avanos fotoÄŸrafçılık kursu mezunlarından sergi

    Avanos fotoÄŸrafçılık kursu mezunlarının sergisi açıldı

    Gabrielle ReevesÂ’in resim sergisi MustafapaÅŸa'da açılacak

    Güray MüzeÂ’de “Avanos'ta Bir GüneÅŸ DoÄŸuyor” sergisi

    Erciyes Kayak Merkezi, Erciyes Dağı’na tırmanış etkinliÄŸi düzenliyor

    AvanosÂ’taki tahta asma köprüde güvenlik önlemleri alındı

    53. Hacı BektaÅŸ VeliÂ’yi Anma ve Kültür Sanat Etkinlikleri programı açıklandı

    RaidLight® AladaÄŸlar Sky Trail 2016 baÅŸlıyor

    NiÄŸde Kınık HöyükÂ’te 2 bin 500 yıllık Pers tapınağı bulundu

    Raidlight® AladaÄŸlar Sky Trail 2016 genel klasman lideri Ä°ranlı Davood Shirkhani oldu

    Yazar Nermin KarahanÂ’dan Kapadokya Sanat ve Tarih MüzesiÂ’nde söyleÅŸi

    Uluslararası Modern Tavla Åžampiyonası ÃœrgüpÂ’te yapılacak

    Bezirhane’de “Yaza Romantik Veda”

    Yamaç Paraşütü Dünya Kupası Ön Eleme Yarışması AksarayÂ’da yapılacak

    Ä°smail Acar’ın “Bereket”i Güray MüzeÂ’de

    Avanos Mavi Bant Bisiklet Yolu Projesi

    Uluslararası Kaya MekaniÄŸi Sempozyumu ÃœrgüpÂ’te yapılacak

    “Hassas Anne” Ece Kumkale, MustafapaÅŸaÂ’da seminer verecek

    18. “GavuÅŸtima” Larisa Vunena köyünde yapıldı

    AREDÂ’in genç üyeleri KapadokyaÂ’da buluÅŸacak

 1 ... 65  66  67  68  69  70  71 ... 73 


NevÅŸehir Hava Durumu
Seçimi Hatırla
İl Seç
İstatistik
Toplam : 91917532 ziyaretçi
Bugün : 21262 ziyaretçi
Dün : 45542 ziyaretçi
S. Yükleme Süresi : 0.42 sn

toplu mail


Copyright 2009 - Tüm hakları saklıdır. Sitemizdeki tüm fotoğraf, yazı, doküman ve düşünce ürünleri 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Kaynak gösterilerek dahi kopyalanamaz. Aksine davrananlar hakkında avukatımız aracılığı ile hukuki takibat yapılacaktır.
 

cappadocia@cappadociaexplorer.com